Param olsa ben de yapardım

 

Teknikeller Şirketler Grubu Başkanı Mustafa Yılmaz, rahmetlik olan annesi Neriman ve 80 yaşına gelen babası Erol adına lise yaptırdı.

Cumartesi günü açılışını Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptı.

Muhteşem bir törendi.

Bütün siyasi partilerden davet edilenlerin hepsi katılmıştı.

Hiç ayrımsız kentin ileri gelenleri ve yönetenleri davete icabet etti.

Duygu yüklü anlar yaşandı.

Özellikle Baba Erol Yılmaz’ın kürsüdeki o konuşması hepimizi mest etti.

Oğluna teşekkür ettikten sonra tek isteğinin olduğunu, onun da oğlu Mustafa Yılmaz’ı alnından öpmek olduğunu söyledi.

İşte bu söylemde özellikle bayanların gözlerinin yaşardığını hissettim.

Ha hoş benim de gözüm yaşardı, çok duygusal bir andı çünkü.

O an içimden şunu geçirdim, “Rahmetli annem ve babam için bir okul da ben yaptırmak isterdim. Ancak şartlar bizi nereye sürüklüyorsa oraya gidebiliyoruz. İnşallah bir gün imkanım olur ise ben de annem ve babam için okul yaptırmak isterim.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu diyor ki, yardımseverlik konusunda Antalya birinci kent konumunda. Bu da insanı gururlandırıyor.

Hayırlı evlat örneği oluşturan Mustafa Yılmaz’ı kutluyorum.

 

---Yabancı öpücüğü tatlıymış—

 

Son günlerde yazayım deyip de yazamadığım bir konuyu paylaşacağım.

Efendim bir Afrika hayranlığı başladı bizim yöneticilerde.

Afrikalılar akşam saat 18.00’den sonra rasgele bir şekilde kaldırımların orta yerine saat tezgahlarını açıyorlar, haksız kazanç elde ediyorlar.

Benim esnafım bir saat satışı karşılığında en az 50 lira KDV öderken, bunlar dükkan parası yok, KDV yok, gümrük vergisi yok. 3 liraya aldıkları Çin saatlerini 10-25 lira arasında tutturabildikleri fiyata satıyorlar.

Oysa Antalyalı biri böyle bir tezgah açsa 80 zabıta anında kafasına çöker.

Bunlara ses çıkaran yok.

Sanırsınız ki ayrıcalıklı.

Afrikalılar şimdi de eşlerini getirmeye başladılar. 20 şer metre arayla tezgah kuruyorlar.

Yani işbortacılık yapıyorlar.

14 yaşından beri tanıdığım bir Antalyalı kızımız var.

Kötü yola düşmeden alın teriyle yaşamak için sokak aralarında işbortacılık yapar.

Efendim gün geçmez ki baskın yemesin, ceza almasın, malına el konmasın.

Oysa bu kızımız Yeni Zelanda vatandaşı olsa kimse dokunmayacak.

Çünkü yabancı öpücüğü bize hep tatlı gelmiştir.

Zabıtamız Afrikalı işbortacıya dokunmaz, ama bizim yerlilere de nefes aldırmaz.

Neden acaba?

MAKALE YORUMLARI
Sizde Yorum Ekleyin
Ahmet DÖKDÖK
Ahmet DÖKDÖK
Marko Paşa
antalyasesgazetesi@gmail.com
POPÜLER
SÜPERLİG PUAN DURUMU