HAKAN TÜTÜNCÜ SEÇİM İLAN
durali kolpak

Gazetecinin misyonu

Gazeteciliğe ilk başladığımız yıllarda büyüklerimizden öğrendiğimiz en önemli şey, haberin yorumsuz ve tarafsız olmasıydı. “Haberde iki taraf vardır, her ikisinin de görüşünü vermezsen o haber kötürümdür” derdi ustam Mehmet Aktop…

Bir de Sedat Simavi’nin, “Kalemine daima sadık kal; sakın satma gerekirse kır” sözü beni çok etkilerdi o yıllarda, heyecanlandırırdı.

Her ikisi de rahmet istedi, mekânları cennet olsun…

**

Meslekte çok fırın ekmek yedikten sonra, kendi görüşlerimizi anlattığımız makaleler yazmaya başladık. Kimseler karışmazdı yazdıklarımıza… Özellikle patronlarımızdan yana bir oto sansür uygulaması ile hiç karşılaşmadım. Taa ki, 12 Eylül dönemine kadar. Gazeteci patronlar, gazetelerini işadamlarına satıncaya kadar daha doğrusu.

Çünkü gazete patronu gazetecilik dışında bir iş yapmazdı.

**

Rahmetli Erol Simavi, çevresindekilerin teşviki ile yumurta işine girmişti 80’li yılların başında. Piyasada ekonomik sıkıntı vardı ve iç piyasada yumurta satışları çok iyi değildi. Ortadoğu ülkelerinin birine yüklü miktarda yumurta talebi gelince sevinmişlerdi, anlaşmalara yapılmış, sözleşme imzalanmak üzere yabancı alıcılar davet edildi. Tam imza sırasında misafirler yumurta fiyatını 5 kuruş daha indirmek istediklerini, aksi halde bu alışverişten vazgeçeceklerini söylediler. Herkes şaşkın, anlaşma yapılmış, fiyat belirlenmiş, bu ne demek oluyor şimdi?

Alıcı firmanın temsilcisi elinde Hürriyet Gazetesi bizimkilere gösteriyor haberi. Haberin başlığı şöyle:

“Türkiye’de yumurta fiyatları düşüşe geçti”

Ve o gün Erol Simavi gazetecilikten başka iş yapmamaya söz veriyor ve Edirne’deki yumurta işini de tasfiye ediyordu.

**

Daktilonun başına oturup bir konu ile ilgili yazı yazarken, içinde geçecek isimlerin patronun tanıdığı ya da arkadaşı olup olmadığına bakardık önce. Acaba birlilikte iş yaparlar mı? Alışverişleri var mıdır? Yakını, akrabası olabilir mi? Bütün bunları düşünürken ne yazacağınızı unuturdunuz.

Günümüzde daha da yaygınlaştı bu durum.

Yapılacak bir şey yok.

Bu işi ekmek parası olarak görüyorsanız:

Ya bu deveyi güdeceksiniz ya da bu diyardan gideceksiniz...

**

Aslında yerel gazetelerin misyonundan söz edecektim ama kalem, pardon tuşlar beni buralara getirdi.
Yerel gazetenin üç misyonu vardır:

  1. Halkı haberleri ile doğru bilgilendirmek, halkın sesi olmak
  2. Kentteki sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini yazıp çizerek, onları önemli kurum haline getirmek, kaynaştırmak, birlikte hareket ederek toplumun sesi olmalarını sağlamak
  3. Kenti yönetenlere yol gösterici olmak. Gördüğü, yanlışları, çarpıklıkları, yolsuzluk, usulsüzlükleri yazıp, yetkili görevlilerin öğrenmesini sağlamak, bu yolla da çözüme katkı vermek.

Hoş bunlar da eskilerde kaldı, ne çarpıklıklar yazıyoruz da bir Allahın kulu arayıp, iyi ya da kötü demiyor.

Yoksa bizi kimseler okumuyor mu?

(Siz bana bakmayın, bir moral bozukluğu içinde yazılmıştır bu yazı)

 

MAKALE YORUMLARI
Sizde Yorum Ekleyin
Erdoğan KÂHYA
Erdoğan KÂHYA
Antalya'nın Kâhyası
erdogan.kahya@antalyases.com.tr
SÜPERLİG PUAN DURUMU