Sıra buğday ithalatında mı?

Sıra buğday ithalatında mı?

 

ATB’nin nisan ayı meclis toplantısında yüksek seyreden yaş meyve sebze fiyatlarından et ve süt fiyatlarına birçok konu ele alındı. Özellikle domateste 'Tuta absoluta' zararlısının artacağı, buğdayda fazla yağış nedeniyle yüzde 50 kayıp yaşanacağı uyarısı yapıldı

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkan Nisan ayı meclis toplantısı ATB binasının toplantı salonunda gerçekleştirdi. Erdoğan Ekinci başkanlığında yönetilen toplantıda sektörel konular konuşulurken domateste ve buğday üretiminde yaşanacak sıkıntılar hakkında uyarılarda bulunuldu. Buğday üretiminde yüzde 50 yaşanacağını öngörülerek, “Yeni bir buğday ihracatı yapılacak mı?” sorusu akıllara takıldı.

Ticari faaliyetlerde zayıflama

ATB Başkanı Ali Çandır, Mahalli İdareler Seçimi’nin ülke, kent ve sektör için hayırlı olmasını dilediğini söyleyerek, “Belediye başkanlarımızdan, tarım sektörü başta olmak üzere yerel ekonomiyi harekete geçirecek, kent içi ticareti güçlendirecek bir yönetim performansı bekliyoruz. Borsa olarak, tarım sektörünün gelişimini artırmak için belediye başkanlarımızla daha fazla işbirliği yapmayı arzuluyoruz” şeklinde konuştu. Ekonomide yaşanan sıkıntılara değinen Çandır, “Sıkı para ve yüksek faiz politikaları, bir taraftan dövizde istikrar sağlamaya odaklanırken diğer taraftan ticari faaliyetlerimizi ciddi boyutta frenliyor. Anlaşılan o ki, bir süre daha bu cendere içinde yaşayacağız. Bizi en çok sıkıntıya düşüren iki konuda direncimizi artırıcı tedbirler bekliyoruz. Bunlardan ilki açıklanan enflasyon rakamlarının çok üzerinde seyreden girdi maliyetleri, ikincisi ise daralan talep. Maliyetlerde yaşadığımız artışın yarısını fiyatlarımıza yansıtsak bile ticari faaliyetlerde ciddi bir zayıflama yaşıyoruz” dedi.

Yabancı sermayede artış

 

Turizmdeki hareketlilikten ötürü olumlu bir beklenti olduğunu açıklayan Çandır, “Umuyoruz, sektörümüz bu hareketlilikten etkili bir şekilde yararlanır. Geçtiğimiz Mart ayında ve yılın ilk çeyreğinde ülkemizde kurulan şirket sayısı ortalama yüzde 8 azalırken, kentimizde yüzde 8 arttı. Antalya, yeni iş kurma eğilimi itibariyle ülkemiz ortalamasının tersine bir motivasyona sahip. Sadece yerli sermaye değil, yabancı sermaye bakımından da bu motivasyon yüksek seyretti. Örneğin, yılın ilk çeyreğinde ülkemizdeki yabancı sermayeli şirketlerin yüzde 6’sı Antalya’da kuruldu. Bu oran geçen yıl yüzde 3 buçuk düzeyindeydi” diyerek bu güven ortamının ulusal ve uluslararası iş yapma potansiyeline de olumlu katkı sunacağını kaydetti.

Düzenle, izle, denetle ve iyileştir

Tarımdaki sorunların aşılması hedefiyle Milli Tarım Projesi ilan edildiğini hatırlatan Çandır, “Bu, tarımda yapısal bir reform hareketiydi. Kısa bir süre önce de Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla yeni bir yapısal reform paketi açıklandı. Proje, mevcut yapıyı kökten değiştirme iddiası bakımından yeniden yapılanmayı, yani reformu ilan etmektedir. Detaylarını ise Mayıs ayı içerisinde Sayın Bakan’dan dinleyeceğiz. Projenin hazırlık aşamasında özellikle dikkat edilmesi gereken iki konuyu gündeme getirmek istiyorum. Bunlardan ilki, kamunun işini yaparken 4 temel eyleme odaklanmasıdır. Buna kısaca ‘DİDİ’ diyoruz. Yani kamu, doğru ve etkin bir şekilde düzenlemeler yapmalı, sektörü izlemeli,  uygulamaları denetlemeli ve gerekli iyileştirmeleri yapmalıdır. Düzenle, izle, denetle ve iyileştir. Bu çevrimi doğru ve etkin bir şekilde yapan ülkeler, sorunlarını kalıcı olarak çözebilmekte, büyümekte ve kalkınmaktadır.

Kamu taraf olmamalı

Dikkat edilmesi gereken ikinci konu ise, kamu ve özel sektör arasındaki ilişkide haksız rekabet ortamı oluşturmamaktır. Kamu, tarımda üretim, ticaret, verimlilik ve ölçek sorunlarını çözmek için şirket ve holding kurarsa taraf olur. Böyle bir yapı mevcut sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar üretir. Zaten zorda olan üretici ve ticaret erbabımız, haksız rekabet karşısında üretimi durdurur, dükkanına kilit vurmak zorunda kalır. Kamu ise DİDİ rolünü doğru ve etkin şekilde yapamaz” diyerek, Mayıs ayında açıklanacak pakette belirtilenlerin ciddiye alınmasını umduklarını aktardı.

Yaş sebze meyvede ihracat düştü

Beklentilerinin, bir taraftan üretim ve verimlilik koşullarının geliştirilmesiyle ilgiliyken diğer taraftan ihracatı motive edecek, ihracatta rekabet gücünü artıracak koşulların sağlanmasını kapsadığını söyleyen Çandır, “Örneğin bölgemiz ihracat performansını incelediğimizde geçen yıla göre bu yıl, Mart ayında toplam ihracatımız yüzde 7,3 azaldı, yılın ilk üç ayı itibariyle ise ihracatımızda yüzde 1,6 gibi düşük bir artış gerçekleşti. Kentimizin birinci ihracat kalemi olan yaş meyve sebzede ise gerçekleşmeler daha da kötü. Geçen yılın Mart ayına göre, bu Mart'ta yaş meyve sebze ihracatımız yüzde 20 düştü. Yılın ilk üç ayı itibariyle ise düşüş yüzde 10’u buldu. Bu gerçekleşmelerin açıklanabilir birçok sebebi olabilir” şeklinde konuşarak, yaş meyve sebze ihracatını artırmaya odaklanılması gerektiğini söyledi.

‘Önümüzü göremiyoruz’

Tarımda haksız rekabet olduğunu belirten Meclis Üyesi Sedat Ekici, “Geçen yıldan bu zamana tarımda yüzde 20 olan daralmanın daha fazla olduğunu düşünüyorum. Biz 30-40 gün kadar geriden geliyoruz. Dövizlerdeki dalgalanmadan etkileniyoruz. Buna göre karşı tarafa fiyat veriyoruz ama önümüzü arkamızı göremiyoruz. Dövizde bir istikrar yok. Domateste tuta absoluta zararlısı problemimiz var. Bunu 8-9 yıldır her meslek komitesinde konuşuyoruz. Türkiye’de en az 20-30 bin ziraat mühendisi mezunu arkadaşımız var. Ama hala çözüm bulamadık. Bu sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması lazım” diyerek düşüncelerini belirtti.

Maliyet düşerse fiyat düşer

Meclis Üyesi Muzaffer Aydoğan, soğanda iyi bir mahsulün başladığı bilgisini vererek, “Fiyatlar gittikçe düşmeye başlıyor. Kışın ortasına doğru bu şekilde devam eder. Eski fiyatları görmeyiz. Adana’daki mahsül için konuşursak, Adana’da havalar iyi gittiği için, fiyatlar çok yüksek olmaz ama vatandaşa ulaşana kadar maaliyetler de artar. Adana’daki patates ve soğanda şu an bir hastalık yok. Ama diğer yerleri bilemiyorum” dedi. Çandır’ın “Vatandaş 1 liraya soğa yiyebilecek mi?” sorusuna cevap veren Aydoğan, “1 liraya yiyemeyecekler. 5 liradan aşağı soğan yiyemezler. Maaliyetler çok yüksek, çiftçi ne yapsın? Her şey maaliyete bağlı. Maaliyet düşerse, fiyatlar da düşer” şeklinde konuştu.

Buğdayda yüzde 50 kayıp

Meclis Üyesi Yusuf Karasu ise, bu sene yağmurların çok yağmasından ötürü, buğday boylarının kısa kaldığını ve başakların küçük olduğunu açıklayarak, yüzde 50’ye yakın kayıp var diyebilirim. Bu durumda yağmur çok yağdığından ot oldu bazı yerlerde. Şimdi adam ota biçtirecek bazı buğdayları. Mısır ekimi şu anda çok revaçta değil. Şu an tohumlar elimizde bekliyor. Ama biz insanlara tohum fiyatı yükselecek diye mısır ekin tavsiyesinde bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

Tarım kendi yolunu bulmalı

Nuri Büyükselçuk ise yapılan bir araştırmaya göre hem unda hem de yemde, ham madde maaliyetlerinin 84 ile 90 arasında değiştiğini tespit edildiğini söyleyerek, “Yani satılan malın, satış fiyatının yüzde 85’i ham madde. Ucuz ham madde alırsak, ucuza mal satarız, pahalıya alırsak pahalıya satarız. Sonuçta ham madde ile alakalı. Ortalama yüzde 4-5 civarında bir nakliye gideri var. Yine yüzde 4-5 civarında üretim gideri var. Geri kalan yüzde 5 ise fire, ambalaj ve kar. Sektörün karlılığı bu kadar düşük. Geçen seneki rakamlara göre Türkiye ilk defa Avrupa’da 25 milyon tonla, yem üretim şampiyonu oldu. Bu da sektörün ne kadar dinamik olduğunu ve yatırıma ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Tarım politıkası gereği, yönetilemez, sadece yönlendirilir. Biz tarımı yönetmeye kalkarsak bu çok zor. Bence sorunların çözümlerinde devlet müdahalelerinin minimuma inmesi, serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde, kendi yolunu bulması sağlanmalı” ifadelerine yer verdi.

‘Mevcut oyuncular güçlendirilmeli’

Başkan Çandır, konuşmaların ardından, “Devletimizin son çıkacak reform paketi içerisinde, tarımı hatta Bakanlık’ı holdingleştirmeye yönelik, bir takım çabaları olduğunu duyuyoruz. Gerçi Bakanlık’taki birçok yetkili insan da ne olduğunu bilmiyor. 25 Mayıs’ta Cumhurbaşkanımızın açıklayacağı ifade ediliyordu. Şimdi geri çekildi. Aslında Türkiye’de mevcut oyuncuları güçlendirecek tedbirlerin alınması gerekiyor. Dünya küçük üretici ile aile çiftçiliği ile tarımın üstesinden gelebileceğine inanıyor. Bakanlıklarımız biraz şirket modellerine doğru sempati duymaya başladı. İnşallah bu yanlıştan vazgeçerler” açıklamasını yaptı. DİLAN ERAY

Özer uyarmıştı

Konuyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Aydın Özer, gazetemize verdiği röportajda, önümüzdeki yıl buğday rekoltesinin yüzde 30 düşük olacağını ön görerek,  “Bunun yüzde 20’sini çiftçi buğday ekip de kazanamayınca  nadasa bırakmış. Geriye kalan yüzde 10’luk kısım ise taban gübresi dediğimiz bir gübre kullanıyor. Ama o gübre pahalı olduğu için çiftçi, gübresiz ekim yapmak zorunda kaldı. Bu yüzden başak boyları çok küçük kalacak. Bu da rekolteyi çok aşağı düşürecek. Yani neredeyse yarıya yakın bir buğday ihtiyacı demek. Bu da buğday ithal edilecek demek oluyor” demişti.

 

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

AHMET DÖKDÖK
HABER YORUMLARI
Sizde Yorum Ekleyin
POPÜLER
SÜPERLİG PUAN DURUMU