Eğitim özelleşiyor mu?

Eğitim özelleşiyor mu?

Sendika başkanı tedirgin, meslek liseleri TOBB’a verilecek

 

Antalya Eğitim-Sen Başkanı Kadir Öztürk, devletin eğitime yatırım yapmak istemediğini bur yatırımın özel kurumlar tarafından yapılmasını istediğini belirterek, “Meslek liselerini TOBB’a devrettiler. Okulun bütün politikasını TOBB belirleyecek. Mesela Antalya Meslek Lisesi, TOBB’a devredildi ve Mercedes markası buranın bir sürü şeyini yapıyor. İleride de bizi yöneten Mercedes olacak. Bizler Mercedes’in öğretmenleri olacağız. Hoşuna gitmezsek bizi Milli Eğitim’e geri verecek ve Milli Eğitim’den bizi kiralamış olacak” dedi

Antalya Eğitim Sen Başkanı Kadir Öztürk, Türkiye’deki eğitimin gittikçe demokrasiden ve bilimsellikten uzak bir hal aldığını belirtti. Hükümetin, Milli Eğitim Bakanlığı’nı sırtında bir yük olarak gördüğünü iddia eden Öztürk, eğitim sisteminin de özelleştirilmeye çalışıldığını ve eğitimin içinin boşaltılmaya çalışıldığını söyledi. Öztürk, “Eğitimi öyle bir duruma getirdiler ki, bir taraftan da biat eden bir kültür yaratmak istiyorlar. Yani başımızda kim varsa, onun dediğine herkesin ‘evet’ demesini istiyorlar. Düşünmeyen, sorgulamayan, tartışmayan, laik ve bilimsel eğitimi savunmayan bir toplum istiyorlar” diyerek eleştirdi.

‘Okullar özelleştirilmek isteniyor’

Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un basına iyi bir bakan gibi lanse edildiğini ama Eğitim-Sen ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) olarak yıllardır kendisini bildiğini belirterek, “Ziya Selçuk özelleştirmeyi savunan biri. Yani kamusal eğitimin dışındaki eğitimi savunan biri. Aslında getirilme sebebine yoğunlaştığımızda iki şey ortaya çıkacak. Birincisi özelleştirilmenin hızlandırılması. Yani şundan bahsediliyor, şimdiye kadar okullar hiç satılmadı. Bir kurum okul açacaksa kendi olanakları ile okul açsın. Ama yavaş yavaş okullar satılmaya başladı. Bu da şu an göze batmamak için örneğin, meslek liselerini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) devrettiler. Okulun bütün politikasını TOBB belirleyecek. Mesela Antalya Meslek Lisesi, TOBB’a devredildi ve Mercedes markası buranın bir sürü şeyini yapıyor. İleride de bizi yöneten Mercedes olacak. Bizler Mercedes’in öğretmenleri olacağız. Hoşuna gitmezsek bizi Milli Eğitim’e geri verecek ve Milli Eğitim’den bizi kiralamış olacak. Bu şekilde bir eğitim sistemine geçilecek. Bu da özelleştirmenin başka bir versiyonu. Bakanlık bu yola başvurdu. Bakan Selçuk’u getirirken de bu amaçla getirdiler. Özelleştirmeyi yapmak ve meslek liselerini ucuz işçi statüsüne daha çok getirmek için” diyerek öğrencilerin çok düşük ücretlerde çalıştırıldığına ve haklarının ödenmediğine vurgu yaptı.

‘Bilimsellikten uzaklaştırılıyoruz’

Özelleştirmenin halkı eğitimden uzaklaştırdığına dikkat çeken Öztürk, “Paran varsa okul, paran varsa eğitim mantığına doğru gidiyoruz. Dünyada eğitim ve sağlık ücretsiz olmalı. İkisi de insanla ilgili. Türkiye’de ise tam tersi yapılıyor. Eğitimi öyle bir duruma getirdiler ki, bir taraftan da biat eden bir kültür yaratmak istiyorlar. Yani başımızda kim varsa, onun dediğine herkesin ‘evet’ demesini istiyorlar. Düşünmeyen, sorgulamayan, tartışmayan, laik ve bilimsel eğitimi savunmayan bir toplum istiyorlar” dedi. Selçuk’un bir televizyon programında, zorunlu dersleri saydığını ve içerisinde bilimsel olan, Matematik, Fizik, Biyoloji gibi derslerin olmadığını fakat Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin zorunlu olduğunu söylediğini aktaran Öztürk, “Bilimsellikten uzaklaştırılıyoruz. Tamamen cemaatlere peşkeş çekilen bir duruma doğru gidiliyor. Buradan da eğitimin içi boşaltılmış bir duruma gittiğimiz görülüyor” şeklinde konuştu.

 

‘Amaç gerici eğitim yaratmak’

Eğitim öğretim programında yapılan değişikliğe göre, yeni dönemde Kasım ve Nisan aylarında birer haftalık ara tatillerinin verilmesini değerlendiren Öztürk, “Bu uygulamaların çocuklara faydası var mı diye bakmak gerekiyor. Bu tür uygulamalarla amaç çocukları okula kazandırmak değil. Bakanlık’ın derdi tamamen gerici bir eğitim yaratmak. Çocuklar okula ara verirken dikkat edilmesi gerekilen şey, bu ara verilirken öncesinde ya da sonrasında çocuk okulda mutlu mu? bunu keşfetmek gerekiyor. Okuldaki eğitim sınava endeksli ve ezbere dayalı eğitim olduğu için çocuklar bir at yarışında gibi sürekli koşuyor. Ve sonunda mutsuz oluyorlar. Artık çocuklar okulu sevmiyor. Ara verilebilir ama çocuklar okulu seviyor mu sevmiyor mu diye analiz yapılmalı ve uygulama onun üzerine yapılmalı. Yurt dışında çocuklara bu kadar yasak yok. Ama bizde çocuklar eline gitar alsa yasak diyorlar. Çocukların kendi özgür  benliğini ifade edecek alanı yok. Bu alanı yaratmak gerekiyor. Bizim eğitimimiz ezberci ve gerici bir eğitim. Bu eğitim çocukları okuldan uzaklaştırıyor ve soğutuyor. Önce bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Uygulama var olan soruna çözüm getiren bir uygulama değil” görüşünü dile getirdi.

Hiçbir şeyin garantisi yok

Beyin göçüne de değinen Öztürk, Türkiye’de demokrasinin uygulanmadığını belirterek, “Faşizmin ayak sesleri gittikçe ön plana geçiyor. Türkiye’de adalet, hukuk, eğitim, sağlık bitmiş durumda. Bunların temelinde demokrasi var. Ülkede bir şeyin garantisi olmadığı için, insanlar yurt dışına kaçıyor. Bin küsur barış akademisyeni işinden oldu. Bunun içinde profesörler, doktorlar, aydınlar var. Bu kişiler bilim üretmiş insanlar. Ama mesleklerinden olmuşlar. Demokrasi olmadığı için bilimsellikten de uzak eğitim veriliyor. Demokratik bir yaşam kurgulamak ve inşa etmek gerekiyor” görüşünü aktardı.

‘Sistem tamamen değişmeli’

Hükümetin Milli Eğitim Bakanlığı’nı sırtında bir kambur gibi gördüğünü söyleyen Öztürk, “Çünkü eğitime büyük bir bütçe ayrılıyor ama bu bütçe Diyanet’e ayrılan bütçeden azdır. Devlet eğitime yatırım yapmak istemiyor ve yatırımı özel kurumlar yapsın istiyor. Yatırım yapmak istemediği için okulların içini boşaltmak ve bu şekilde piyasaya sürmek istiyor. Bu gidişata dur demek için başta eğitim olmak üzere bütün sistem demokratikleşmeli. Eğitimin düzeltilmesi için, tüm demokratik kitle örgütleri ile velilerle ve öğrencilerle birlikte oluşum yaratılmalı. Ezbere dayalı değil, bilimselliğe dayalı, özelleştirmeci değil kamusallığa dayalı, gerici değil laik bir eğitim olduğunda, eğitimin önü açılır. Öğrencinin okulu sevmesi için ona sevdirecek alan oluşturmak lazım. Çocuk okula gelirken kıyafetinden, ders notuna kadar bir sürü sorun yaşıyor. Çocuk bunlarla karşılaştığında zaten eğitimin bilimselliğine odaklanmıyor. Sınavda ezberliyor geçiyor. Çocuklar bilgiyi, sınavı geçmek için kullanıyor. Sınavı geçince her şeyi unutuyor. O yüzden eğitim sistemin tamamen değişmesi, bilimsel ve kamusal bir eğitime geçilmesi gerekiyor” vurgusunu yaptı. DİLAN ERAY

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

AHMET DÖKDÖK
HABER YORUMLARI
Sizde Yorum Ekleyin
POPÜLER
SÜPERLİG PUAN DURUMU