Misafirliğin de adabı var


Evinize bir misafir geldiğini düşünün, “Eşimle kavga ettik. Gidecek yerim yok. Ata dostu bir tek sizi tanıyorum. Bir süre sizde kalabilir miyim” dese...

Ne yaparsınız?

Hiç şüphe yok ki; kültürümüze yer etmiş misafirperverliğimizle “buyur” ederiz.

Sonradan bu misafir kendine bir düzen kursa, işe girse ve sizin evinize yerleşse birazcık da olsa rahatsızlık duymaz mısınız?

Şüphesiz kim olursa olsun bundan rahatsızlık duyar. Böylesi misafir ‘yavuz hırsız’a benzer.

Aslında hepiniz anladınız benim ne anlatmak, nereye varmak istediğimi. Evet, Suriyelilerden bahsediyorum. Bırakın yavaş yavaş, eni-konu yerleştiler memleketimize. Kim olsa yerleşmez.

Suriye uyruklu yabancıların yaşamlarını kolaylaştırmaya yönelik her türlü çalışmayı yapıyoruz. Geçenlerde gazeteci arkadaşım Saygı Öztürk yazdı:

Suriye'den ülkemize gelen 3 milyona yakın kişi de sığınmacı durumunda… Ama ülkemizdekiler artık “sığınmacı” durumundan çıkmış, Türk vatandaşlarının ötesinde haklara sahip konuma getirilmiş. Sıra, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alınmalarında… Bunun için Göç İdaresi tarafından çalışmalar yürütülüyor. Belki tamamı olmazsa bile Türk vatandaşıyla en az 3 yıllık evli olanlar, ülkemizde 5 yıldan fazla ikamet edenlerin yanı sıra önemli meslek sahibi, yatırım yapabilecek parasal gücü olanlar da “istisnai vatandaş” olarak alınabilecek.

Suriyelilere tanınan ayrıcalık kimseye tanınmıyor.

Bu konuda olaya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Bizdeki Suriyelilere hükümet edenler “sığınmacı” adını vermiş. Sığınmacı ya da mülteci ülkesine geri dönemeyecek durumda olanlar için kullanılan bir sözcük. Türkiye’de demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerde askeri yönetimden kaçarak Avrupa ülkelerine giden T.C. vatandaşları onlar için mülteci ya da sığınmacıydı. Bir daha da geriye dönmediler. Oysa bizimkiler öyle mi? Türkiye'de bulunan Suriyeliler, kaçtıkları ülkeye canları istediği zaman gidip geliyor. Bayramda seyranda gidiyor, günlerce Suriye'de kalıyor, oradaki akrabalarına yiyecek, giyecek, hediyeler götürüyor sonra ülkemize dönüyor. Bayramlarda gidiyor, kalıyor ve daha sonra dönebiliyorsa, bunlara “sığınmacı” da denilemez.

Adı sığınmacı, kendileri ayrıcalıklı Suriyeliler hastanelere başvurduklarında herhangi bir fark ya da ücret ödemeden ön sıraya geçiyor, ameliyat geçirdiklerinde T.C. vatandaşlarından 100 lira alınıyorsa, Türk Devletlerinden gelenlerden 200 lira alınıyor. Yani iki misli. Suriyelilerden ise beş kuruş dahi alınmıyor.

***

Son nokta;

İstanbul-Antalya seferini yapan THY uçağının kalkış hazırlıkları yaparken uçak içinde bir kargaşa ve ardından ayağa kalkıp yüksek sesle bağıran ve İngilizce; “Bütün Türklerin anasını si…..m ” diye bağıran bir Suriyeli… Yanında bir de bayan var. Hostesler uyarılarına rağmen susturamıyorlar. Uçaktaki Türklerin büyük bölümü İngilizce bilmediklerinden kendilerine küfür edildiğinin farkında değil, ama bilenler adamın üzerine yürüyor, uçak karışıyor ve pilot kalkış hazırlığındaki uçağı aprona yeniden çekip polis çağırıyor. İki polis, bütün Türklere küfreden Suriyeliyi uçaktan indiriyor. Sonunun nasıl bittiğini bilmiyorum, çünkü hiçbir gazetede yer almadı.

Bu misafirlik kötüye gidiyor. Böyle misafir olmaz dedirten birçok olay oluyor Türkiye’de… Yavuz misafir, ev sahibini evden atarsa ne yapacağız! Bunlara böylesi fırsatlar verildikten sonra, bugün anamıza küfredenler yarın neler yapmazlar ki?

 

MAKALE YORUMLARI
Sizde Yorum Ekleyin
Erdoğan KÂHYA
Erdoğan KÂHYA
Antalya'nın Kâhyası
erdogan.kahya@antalyases.com.tr
POPÜLER
SÜPERLİG PUAN DURUMU