Faytoncular işi büyüttü

Biraz da kent meselelerine dönelim. Her şey siyaset değil tabi…

Bir arkadaşım ziyaretime geldi dün. Kalekapısı tarafından. Her zaman karşılaştığımız cevabına içinde olan soruyu yöneltti:

Ne zaman Antalya’nın sorunlarını yazacaksınız?

“Yazdıklarımız ne” diyeceğim ama bu cevaptan tatmin olmayacağı için konuş bakalım demekle yetindim.

Söze başladı, susturabilirsen sustur.

Kapalı yol üzerindeki imitasyon parfüm satanlarla, dükkânlarının önünü de aşarak adeta yolu komple kullanan esnaf yüzünden insanların rahatlıkla yürüyememesinden yakındı önce, ardından yiyecek-içecek dükkânlarının önündeki çığırtkan garsonlardan…  Kalekapısı’ndaki o korkunç atsidiği kokusuna sıra gelince,

“Biz nasıl bir turizm kentiyiz?”  diyerek soluk aldı ve “Bu faytoncular işi büyüttü kardeşim. Sanki insanları taşımıyor, pavyon işletiyorlar. Sayıları her geçen gün artıyor, üzerine artık müzik sistemlerinin yerleştirip, sesini akşamları sonuna kadar açan, nostalji tramvayı ile adeta köşe kapmaca oynayan faytonlara kim engel olacak?” dedi.

“Faytonları turistler çok beğeniyor” diyecek oldum. Lafı ağzıma tıkadı ve “Faytonlar çok iyiyse, o zaman araçları kent merkezine sokmayıp at’larla ulaşımı sağlayalım. Etrafı da b.. götürsün” deyiverdi.

**

Gönül pırıl pırıl bir kent istiyor tabi. Ama o pırıltıya sağlayacak olan belediyelerden çok kenti yaşayanlar... Evini temiz tuttuğun gibi, cadde ve sokakları da temiz kullanacaksın ki kent pırıl pırıl olsun.

Biz bunu beceremiyoruz sanki…

Geçenlerde yolda yürüyorum. “Araçlar yasak yerden geçebilsin” diye araçlara yasaklı yol’a konan babaların tepesini kesmişler. Kim kesmiştir dersiniz? Tabii ki, o sokakta yaşayanlar... Ayağım bir tanesine takıldı ve öyle bir plonjon yaptım ki, değme kaleciler böyle atlayış yapamaz. Omzumdaki bilgisayar çantasını kurtardım ama, bileklerim, kolum ve dizlerim benden geçti… “Bunda belediyenin suçu ne diyeceğim” geliyor. Ama sorumluluk onlarda, arada bir kontrol yapılmalı.

**

Büklü Dere kenarında yeni bir işyeri kuruldu!.. Antalya’da eğlence yerlerinde gül satanların -ben diyeyim 10, siz deyin 20 kişi- tümü, dere kenarındaki, Büyükşehir Belediyesi’nin işletmeye kiraladığı çay bahçesinin duvarına diziliyor, araçlarla getirilen gülleri teker teker yapraklarından ayırıp, buket haline getirip gidiyorlar. Ya bıraktıkları pislik, yaprak yığınları, ertesi gün daha da çoğalıyor. Hemen yanındaki çöp konteynerlerini boşaltmaya gelen görevliler de almıyorlar. “Bu işi burada yapmayın”   diye konuşanlara da cevap bile vermeyip ters ters bakıyorlar.

Ne olacak bu işler değerli belediye başkanlarım?

**

Bu kenti çok seviyorum. Verin elime çöp torbasını çöp toplayayım, herkesin bu konuda sorumlu olması, en önemlisi de belediyelerimizdeki görevli en alt kademesinden başkanına kadar herkesin aynı sorumluluk duygusu içinde hizmet vermesi lazım. Ve belediyeye bir vatandaş şikayetçi olmuşsa, şikayet eden kişinin adını o’na vermemekle başlayalım isterseniz.

MAKALE YORUMLARI
Sizde Yorum Ekleyin
Erdoğan KÂHYA
Erdoğan KÂHYA
Antalya'nın Kâhyası
erdogan.kahya@antalyases.com.tr
POPÜLER
SÜPERLİG PUAN DURUMU