Çiftçinin bitmeyen çilesi!..

Fırtına beraberinde şiddetli bir yağış, Batı ilçelerini kasıp kavuran hortum bir-iki saat içinde Antalya’yı yerle bir etti. Hortum bir can aldı, bir de kaybımız var şimdilik. Hemen arkasından doğan güneş havayı güzelleştirdi ama yağmurla gelen felaketin yıktıklarını da ortaya çıkardı.

Pencereden yağmuru seyrederken, aklıma bugünkü Cuma Pazarı geldi. Fiyatların ne olacağı geldi. Yoksulluk sınırında artık pazardan kilo yerine tane ile sebze ve meyve alan gariban vatandaş aklıma geldi. Pazara ürününü getirip, hal fiyatları yükseldiği için pahalı satmak zorunda kalan pazarcı geldi aklıma…

Hepsi perişan…

Bir yanda üreticinin çektiği çile, diğer yandan tüketicinin çekeceği sıkıntı. Bir yanda sakal, bir yanda bıyık; hangisine dert yanayım. Ama bir gerçek var ki, Kumluca, Demre, Finike ve Kaş’daki hortum sonucu yüzlerce dönüm sera alanı yerle bir, eldeki ürün de yok oldu. Pazara getirecek mal kalmadı. Pazarın arz-talep dengesi bozuldu, mal gelmeyince fiyatların artacağını bilmeyen var mı? O nedenle seyredin bugün Cuma pazarının halini…

Bir de ürün gönderemeyeceğimiz büyük şehirlerin halini görün…

Olaya bu pencereden bakınca da, Allah’a dua ediyoruz “böyle felaketleri bir daha gösterme” diye…

***

Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, zaten sıkıntı içinde ürün kaldırmaya çalışan köylüye bir darbe de havadan geldiğini söylüyor. İlk tespitlerine göre fırtına, yağmur, hortum ve doludan 10 bin dönüm narenciye bahçesinin zarar gördüğünü, Kumluca’da 700 dönüm Demre ve Finike’de de 400 dönüm örtülü alanın yok olduğunu dile getirdi.

Nazip Alp çok üzgün. Bir yanda tarım girdilerindeki artışla perişan olan çiftçi, bu tür felaketlerle iyiden iyiye çıkmaza giriyor. Tek çare yine Devlet Baba… Çiftçi borçlarının ertelenmesi başta olmak üzere, bazı destek ve teşviklerin hasar tespitinin hemen ardından çiftçiye ulaşması lazım. Devletimizin çiftçinin elinden tutması lazım.

***
İyisiyle-kötüsüyle, felaketi ile sevinci ile ölümü ile doğumuyla, her şeye rağmen yaşam sürüyor. Yarın bu felaketi de unutacağız…

Türk asıllı Yahudi Yazar Eddi Anter demiş ki;

“Kuşlar uçtuğunu bilirler mi? Yoksa sadece uçarlar mı?

Ya ağaç? Yeşil olduğunu düşünür mü? Yoksa sadece yeşil midir?

Peki, insan, insan olduğunun farkında mıdır?...”